Duha/İnşirah/Kalem/Leyl Sureleri Gönül Okumalarımız

Beşinci Sohbetimiz:

Duha,İnşirah,Kalem,Leyl Sureleri Fehmettiğimiz Gönül Okumalarımız.

/Duha

Sohbeti Kur’an olanın yolu aydınlık olur:

Yüce Allah’ın (cc) bir kulunu kendisi istemedikçe terk etmeyeceği;

İnsanın, gündüz ve gecenin içerisinde bir “duha” anının olması gerektiğini, o vakitte sahip olduğumuz her türlü imkanın ve imkansızlığın kendimize ait hal,hareket ve sözlerimizin neticesi itibariyle, talebimizin gereği  yaratıcısının Yüce Allah (cc) olduğunu düşünmemiz gerektiği;

Memnun ve hoşnut olacağımız şeylerin istediğimiz zaman değil, Rabbimizin istediği zamanı beklememiz gerektiğini;

Meşruiyet ve ahlaki çerçevede insandan her ne konuda olursa olsun yardım talebinde bulunan her kim olursa olsun gücün yetiyorsa geri çevrilmemesi, yetmiyorsa tatlı bir lisanla reddedilmesi gerektiği;

Sahip olduğumuz nimetleri Yüce Allah’ı (cc) anarak çevremize anlatmamızın gerekliliği ve bu davranışın şükür olduğu;

Kişinin sahip olduğu şeyler, meşruiyetini vicdanının onayından alan bir süreç neticesinde elde etmişse ve mutluluk veriyorsa; O şeyin Yüce Allah (cc) tarafından bir nimet olarak verilmiş olduğu;

Hz.Peygamberi (a.s) mutlu eden zenginliğin Yüce Allah’la (cc) dost ve irtibat  kurması olduğu, benzer mutluluğu keşfedebilen her insanın yaşayabilmesinin mümkün olduğu;

Duha Suresi gönül okumalarımdan zihnime yansıdı.

/İnşirah

Her insan Allah’ın c yaratılmış özel ayetidir. Kur’an da her insana özel olarak gönderdiği mektubudur. Mektubumuzu okumamız gerektiği;

Vahiyle buluşan gönüllerin iç huzura ereceği;

İnsan samimi bir kalple çevresine zarar vermeden yaşarsa Allah cc tarafından iç huzura kavuşturulacağı;

Her yokuşun bir inişi vardır.” Atasözünün kaynağının Kur’an vahyi olduğu;

İnşirah Suresi gönül okumalarımdan zihnime yansıdı.

/Kalem

/ن

Huruf-u Mukatta Üzerine Zihinsel Tespitlerim

Kur’an-ı Kerim’in bazı sürelerinin başında yer alan, sadece harflerden ibaret olan ayet-i kerimelerin bilinen yorumların aksine bilinmeyen yeni söylenmiş yorumlar ortaya çıktıkca dikkat çekmiş, asırlardır islam alimlerince farklı yorumlarla izah edilmeye çalışılmıştır. Bu izahatların tek amacının vahyin insanlar tarafından anlaşılması ve anlaşılan amaç doğrultusunda yaşam biçimi sergilenmesi olduğunu söyleyebiliriz.

Hurufu Mukatta” diye anılan bu harfler Kur’an da 29 sürenin başında yer almaktadır. Bu harflerle ilgili olarak dini eserlerde, günümüze kadar intikal eden iki görüş yer almaktadır. Görüşlerden birisi Hz. Ebubekir’e dayandırılmaktadır. Bu harflere herhangi bir sözlük manasının yüklenemeyeceği, anlamlarının Allah katında olduğu ifade edilmektedir. Bu harflerle ilgili olarak ne manaya geldiği hususunda sahih bir hadis de yoktur. Bu görüşte olan ilim erbabı daha çok bu kelimelerin Kur’anın esrarından olduğu, nasıl bir mana kastedildiği de ancak Yüce Allah cc tarafından bilinebileceği ifade edilmektedir. Diğer görüş ise vahiyle gelen Kur’an-ı Kerim’in her harfinin bir mana taşıdığı ve anlamı olduğu bu sebeple hurufu mukatta nın da mutlaka insanlık için bir mesaj taşıdığı düşünülerek farklı zamanlarda farklı yorumlar yapılmıştır.

Yaşanılan çağın idrak noksanlığı sebebiyle vahyin mesajının doğru biçimde anlaşılamamasının bazı insanlarda iman zafiyetine sebep olacağını Yüce Allah cc Kur’anda bahsettiği için bu tip ayetlere “müteşâbih” ifadesini kullanmıştır. Müteşâbih ayetler “en doğrusunu Allah bilir” diyerek yorumlamaya çalışılmış veya “manası ve sırrı Allah cc katındadır” diyerek uzak durulmuştur. Gerçek iman sahipleri için her iki tavır da tasvip edilmiş ancak Kur’an da bir noksanlık arama düşüncesiyle iman zafiyeti olan insanlar için de “peşine düşülen ayetler” olarak zikredilmiştir.

Kur’an da ki bu harfler İlahi kelam olarak bugüne kadar müfessirler tarafından açıklanmaya çalışılsa da esrarını korumaya devam etmektedir. Gerçek iman sahipleri tarafından yapılan yorumların her biri bu ilahi kelamın sırrının yeni bir keşfi olarak kayıtlara geçmiş olup bundan sonra da yeni keşiflere vesile olacaktır biiznillah.

Gözün gördüğü her nesne “ilahi kelam”dır. Bakılan nesnenin “ilahi kelam” olarak bakan kişiye yansıması, gözün sahibinin niyetine, sahip olduğu duygulara ve tutkulara bağlıdır.

İnsanoğlu için soyut varlıklar bakımından bilinmeyen, keşfedilmeyen her şey “esrar” dır. “Esrar”ın “sırrının” keşfiyle ilgili görüş beyan eden ilim erbabı bu keşiflerini elde ettiği bilgilerle, düşünsel ve zihinsel yorumlama gücünü kullanarak ortaya koymuştur. Vahiyle terbiye edilmiş bir zihnin (akl-ı selim) ortaya koyduğu esrarla ilgili düşünceler, genel akıl sahipleri tarafından kabul görmesi halinde sırrın yeni bir keşfi olarak değerlendirilir.

Kişinin aklının çözemediği şey o kişi için bilinmeyendir (sır). O konuda daha önce söz söylemiş akıl sahipleri varsa onları okur tatmin olur ya da Allah’a havale eder rahat olur.

Bu yazımızın asıl konusuna dönecek olursak: “Tertil” ve “ Kıraat”  olmak üzere Kur’an-ı Kerim’in bilinen iki tür okuyuş şekli mevcuttur. “Tertil” üzere okumak ayetlerin manasıyla birlikte tane tane sözcüklerin anlaşılacağı bir şekilde ve verdiği mesaj doğrultusunda yaşam biçimini düzeltmek için okunduğu şeklinde diye tarif edebiliriz. Kur’anı tertil üzere okuyuş şekli Yüce Allah’ın cc açıkca Kur’an da tavsiye ettiği bir okuyuş şeklidir. Böyle bir okuyuş şekli kişinin ilimle hemhal olmasını gerektirir. Mektep medrese görmesini, Arapça lisanını bilmesini gerektirir. Yani diğer bir ifade ile “Alim” olmayı gerektirir. Bu durum Müslümanların genelinde yaygınlaşması zor bir okuyuştur. Ulaşılamaz hedef de değildir elbette.

Diğer okuyuş şekli olan “Kıraat” üzere okuma ise insanlar için daha kolay ve pratik okuyuş şeklidir. Hangi dili kullanırsa kullansın İnsanlar; “Kur’an-ı yüzünden okuma” diye ifade edilen okuyuş şeklini daha kolay öğrenebilmektedir. Günümüzde yaygın olan okuyuş şekli de bu tür okuyuş şeklidir. “Kıraat” üzere okumada insanlar okudukları ayetlerin manasını bilmezler. Yüce Rabbimiz tarafından makbul olanın “Tertil” üzere okumak olduğu Kur’an da  açıkca ifade edilirken; acaba hurufu mukatta dediğimiz bu harfler “Kıraat” üzere okumanın da Yüce Rabbimiz tarafından kabul edilebileceği mesajını taşıyor olamaz mı? Bu tür okuyuşu da Rabbimiz açıkça Kur’an da zikredebilirdi diye bir düşünce aklımıza gelebilir. “Tertil” üzere okuma gibi en güzeli yapma imkanı varken; Daha az güzele onay verilmez ama sükut edilir. Bu sükut da yapılanın fena olmadığının delilidir.

Yüce Mevla adeta bizler için Peygamberimize vahyettiği kitabımız Kur’ana aldığı ve şu ana kadar esrarını koruyan ve sözlük anlamı bulunmayan harflerden çıkaracağımız mesajlardan birisi de Mübarek Kitabın anlamını bilmeden de okursak Allah katında ibadet amaçlı yapılan güzel işlerden olduğunu ve kabul göreceğini düşünebiliriz.

Adeta: “Ey kullarım Ben sadece harflerden oluşan herhangi bir sözlük anlamı olmayan bu nesneleri kitabıma aldıysam sizlerde benim kitabımı anlamını bilmeden ‘Kıraat’ üzere okursanız da kabulümdür, yaptığınız güzel işlerdendir.” Gibi bir mesaj veriyor diye düşünebiliriz.

Yalnız Kuran okuyucusu okuduğu sayfa da geçen aşina olduğu kelimelerin üzerinden tüm dikkatlerini Kurana vermesi gerekir. Mesala okuduğu sayfada geçen “Allah” ismi veya benzer tanıdığı kelimeler üzerinden zihinsel ve düşünsel derinliğe dalmalıdır.

En doğrusunu Yüce Allah (c) bilir.

 

Sohbetimizin bundan sonra ki kısmında; “Kalem Suresi düşünsel okumalarım esnasında zihnime yansıdı.”cümlesini her paragrafın akabinde olduğu varsayılarak okunması tavsiye olunur.

Dünya hayatında secde etmeyen insanın, ahret hayatının gerçeklerini gördüğünde Allah’a secde etmek isteyecek ama bir türlü güç yetiremeyeceği;

Dünyalık işlerde Allah’ın cc müdahil olmadığını düşünmenin haddi aşmak olduğunu; bu düşüncenin panzehiri ise “inşallah” sözü ve tasavvuru olduğu;

Kur’an-ı yalanlayanlara Yüce Allah’ımızın zaman ve imkân tanıdığı bu tip insanların Kendisine bırakılması gerektiği;

Müslüman ahlakının; Kur’an’ın razı olduğu hal ve hareketleri yapmak, razı olmadıklarından da kaçınmak olduğun;

Dedikoducu” “Ara bozucu” “Zorba” “Kaba ve duygusuz” “Fırıldak ve hayırsız” “İyilik düşmanı” ifadelerine muhatap olan insanların tasvip edilmediği;

Ahirette Allah’ın cc biz kulları için sunacağı çok özel, tarifi imkansız bir ikramına veya azabından kurtulmaya secdeyle kavuşabileceğimizi; istese de secdeye kapanamayacak olan inançsızların ise bu imkandan mahrum kalacağı;

Yedisinde neyse yetmişinde de aynı olan insan, terbiye edilmemiş huyundan dolayı olduğu;

Allah yok gibi davranmanın ve fazlalıklarını paylaşmamanın cezası olarak kişinin o şeyden mahrum bırakılacağı;

Halk arasında “nazar” olarak bilinen göz değmesinin varlığı;

“İlahi öğütün” bütün insanlığa yönelik olduğu;

İnsanoğlunun dünyalık menfaatlerden sebepsiz yere mahrum bırakılmadıkları;

İnsanların karşılıklı veya kendi kendine yaptıkları özeleştirinin bir nevi tövbe olduğu;

Kalem Suresi gönül okumalarımdan zihnime yansıdı.

Estağfirullah… Estağfirullah… Estağfirullah…

Kuran Okuyunuz. O’nu okudukça kişiye özel zihinsel yansımalarını keşfedeceksiniz.

En doğrusunu Allah cc bilir.

/Leyl

Varlıkların erkek ve dişi şeklinde yaratılışının bizatihi kendisinin mucize olduğu;

Gece ve gündüzün şahitliğinde; Çevremizde yaşanan hal, hareket ve söylenen sözlerin taraftarı veya karşısında olunacağının; bu iki zıd tercihten hangisini benimsemişsek o tercihin bizim için sonuçlarına katlanacağımız amelimiz olacağı;

Kişinin yaşadığı sıkıntı ve eziyetlerin veya mutluluk ve rahatlığın kaynağı olarak bizatihi kendi tercihlerinden kaynaklandığı;

Allah’ın emri olan paylaşmanın kişinin şahsına özel sahip olduğu maddi manevi imkanlardan öncelikle ailesi, akrabası, dostları ve komşularından başlamak üzere gerektiğinde tüm mevcudatı yararlandırmak (istifade ettirmek) olduğunu, aksine davranmanın cimrilik olduğunu;

İnsan yaşam suresince kendisinin Allah’a muhtaç olduğu bilinciyle hareket ederek ihtiyaç sahiplerine gücünün yettiği oranda yardımcı olursa yaptığı bu işlerin güzelliğinden şüphe etmemesi gerektiği, bu bilinçle hareket eden insanların mutluluk ve rahatlık yoluna götürecek olanın Allah cc olacağı;

Allah’ın rızası; hedeflenen beklentilerin gerçekleşmesini beklemekte değil, anın yaşanmasındadır. Yaşadığımız her an aldığımız her nefes Allah’ın razı olduğu veya olmadığı durum üzeredir. Üçüncü bir şıkkın olmadığı;

Malını günahtan arınmak için vermenin sadece sadaka olarak bedelsiz vermek olmadığını, insanların ihtiyacını gidermek için ürettikleri hizmet ve ürünleri uygun bir bedel karşılığında satmasının da ahrette cehennemden uzak tutulması için kişinin arınmasına vesile olabileceği;

İnsanoğlunun mevcut yaşadığı hayatın evveli de sonrası da top yekûn bir mülk olduğu, mülkiyet sahibinin de Allah c olduğu;

Doğruyu göstermenin sadece Allah’ın işi olduğu (hidayet);

Dostlukları kaybetme korkusuyla duyarlı davranmayanlar hayatı zor yaşayarak bedel ödeyecekleri;

Kim ki hayatı yalanla dolanla cimrilikle ve sahte yüzlü olarak kötülükler içerisinde yaşarsa, zorluklar ve bunalımlardan kurtulamayacağı;

Kim ki hayatı sakınarak, paylaşarak, dikkatlice, her ne güzelse o güzelliği yaşar ve taraftarı olursa yaşamı kolaylıklar içerisinde geçireceği;

Sahip olduğumuz maddi manevi farklılıklarımızı paylaşırken uyguladığımız metotların güzel olanını tercih, tasdik eder ona uyarsak bunun karşılığında ahrette ateşten uzak tutulacağımızı; Aksine doğru ve güzel olanı yalanlar ve uygulamazsak karşılığında ateşe atılacağımız;

İnsanoğlunun gündüz ve gecenin bizatihi kendisine müdahil olamayacağını, bu zaman dilimi içerisinde yaptığı gayret ve çalışmalarla farklı kazanımlar elde edeceğini;

Allah’ın cc yarattığı gece ve gündüz nimetini biz kullarına adil paylaştırdığı gibi, bizlerin de bu zaman dilimi içerisinde elde ettiğimiz farklı kazanımlarımızı kendi aramızda paylaşmamız gerektiği;

Sahip olduğumuz farklılıklarımızı kendi aramızda paylaşırken uyguladığımız usul, yöntem ve tavırların imtihan vesilesi olduğu, bu imtihanın sonucuna göre ateşten uzak tutulacağımız veya ateşte bırakılacağımız;

Gece-gündüz, erkek-dişi, güzel-çirkin, cimri-cömert, zor-kolay kavramları ile birlikte gayret ve çalışmalarımızın karşılığı olarak insanların yaşam standartlarının oluştuğu;

Leyl Suresi gönül okumalarımdan zihnime yansıdı.

 

Estağfirullah… Estağfirullah… Estağfirullah…

Kuran Okuyunuz. O’nu okudukça kişiye özel zihinsel yansımalarını keşfedeceksiniz.

En doğrusunu Allah cc bilir.

“Duha/İnşirah/Kalem/Leyl Sureleri Gönül Okumalarımız” üzerine 1 yorum.

  1. Kişisel olarak ibadet ve zikir amaçlı yaptığımız derslerin paylaşımından kastımızın ümmeti Kur’an okumaya yönlendirmede faydası olacağı düşüncesiyle, ayetlerin ruhuna ve surenin bütünlüğüne uygun akıl ve gönül okumaları yapmak olup Kur’an’ın ibadet muamelat ve fıkhına aykırı tespitlerin varlığı halinde ehlince uyarılmaya her zaman açık ve tashihimin beyanı olduğunu belirtmek isterim.

Bir yanıt yazın