KUREYŞ SURESİ DÜŞÜNSEL GÖNÜL OKUMALARIM

 

Sohbeti Kur’an Olanın Yolu Aydınlık Olur:(1)

Surenin, bol nimet içerisinde ve her türlü riskten uzak bir şekilde yaşamlarını sürdüren insanlara yapılan bir çağrı olarak değerlendirilebileceği;

İnsanoğlunun tapınma ihtiyacı ile ilgili kulluğu “açlık” ve “korku” ile doğrudan ilişkili olduğu; iradesi ve aklı ile bu sıkıntıları aşabileceği;

Yeryüzünde yerleşik düzenin ve parasal gücün insanları açlıktan ve korkudan uzaklaştıracağını; Bu özelliğe sahip insan ve insan toplulukları kulluklarını vesile olanlara değil kainatın yaratıcısı Yüce Allah’a yapması gerektiği;

Ortaya atılan isabetli görüşlerin her zaman insanlar tarafından benimseneceği ve taraftar bulacağı;

İnsanlara liderlik yapacak kişilerin isabetli görüşlere sahip olması gerektiği;

İsabetli görüş sahiplerini pasifsize eden toplumun istiklalinin ve istikbalinin tehlikeye düşeceği;

İsabetli görüşte ittifak edenlerin yazı da kışı da verimli, huzurlu ve güvenlik içerisinde geçeceği;

Allah’ın c verdiği akıl ve iradesini kullanarak kendisini ve ailesini açlıktan kurtarıp güvenlik içerisinde yaşatmanın Allah’a karşı kulluk vazifelerimizden olduğu ve ibadet olarak değerlendirebileceği;

Açlık sıkıntısı çekmeden güvenlik içerisinde sevinci ve kederi toplu birlik yaşama becerisi gösterenlerin yeryüzü denen mabette Yüce Allah’a c ibadet etmeleri gerektiği;

Yeryüzünde gerçek manada Allah’a ibadet etme becerisini gösterenlerin korku ve açlıktan emin olarak yaşayabilecekleri;

Allah’a ibadet etmek için yeryüzünün mabet olduğu;

Yeryüzünde açlık ve korkunun var olmasının nedeni insanların Allah’a karşı gerektiği gibi ibadet etmediklerinden kaynaklandığı;

Bugün insanlık aleminin gelmiş olduğu teknolojik bilimsel gelişmişliğin Allah’ın insanoğlunun emrine verdiği yeryüzü imkanlarından kaynaklandığı, bu yüzden Allah’a ibadet edilmesi gerektiği;

İnsanoğlunun gitmesi gereken hayırlı yolun Kuran’ın denetiminden geçmiş isabetli görüş olması ve bunu alışkanlık haline dönüştürmesi gerektiği;

Kış-yaz sürekli kazancı alışkanlık haline getirenlerin, kazandıklarını kaybetme riskinden ancak Allah’a ibadet etmekle korunmasının mümkün olacağı;

Allah’ın c insanoğlunun emrine verdiği yeryüzünde seyahat ederek ticaret yapmanın insanı açlık ve korkudan kurtaracağı;

Açlıktan ve korkudan kurtulmanın insanoğlu için en önemli nimet olduğu, bu nimetleri elde etmek için ancak Rabbimizin bahşettiği imkanların vesile olacağından O’na karşı ibadetlerimizi de yerine getirmemiz gerektiği;

Yeryüzünde üretimi ticaretin tetikleyeceği, ticaretin de güvenlikli ortamlarda olabileceği;

Mevsimsel özellikler taşıyan ticaretin kazancının süreklilik arz edeceği;

İnsan toplulukları, bulundukları beldeleri güvenli hale getirmelerinin kendi yaşantılarının huzuru için gerekli olduğu;

İnsan topluluklarının aralarında ki uyumun güven ve kazanç ortamı oluşturacağı;

Hac ibadetini yerine getirmekte olan Müslümanların Kabeye değil Kabenin Rabbine ibadet ettiklerinin bilincinde olmaları gerektiği;

Amaçları dini yaşamak olan tarikat, cemaat, mezhep vb. insan toplulukları ibadetlerini evlere (toplulukların mekanları) değil, o evlerin de içerisinde bulunduğu yeryüzünün Rabbi olan Allah’a yapmalarının bilincinde olmaları gerektiği;

İsabetli sözün, insanlar arasında ki ülfeti kaynaşmayı sağlayacağı;

İnsanların alışkanlık haline getirmek suretiyle geceleri yaptıklarına dikkat etmeleri gerektiği;

Geceleri tutku derecesinde yapılan işler kişinin kime kulluk ettiği ile ilgili olacağı, her çeşit kulluğun da kendisine özel kendi cinsinden ilahını doğuracağı;

İnsanoğlunun yaptığı ticareti ve kazandığı parasının ibadet derecesine çıkarmaması dolayısıyla farkında olmadan tapılacak ilah haline dönüştürmemesi gerektiği;

Hayatı ticaretle geçen insanların para biriktirme hırslarının olabileceği ancak kulluklarını sahip oldukları maddi manevi değer ve kıymetlere değil onların gerçek sahibi olan Yüce Rabbimize yapmaları gerektiği;

Parasal gücün verdiği güven sebebiyle zenginlerin Rabbimize karşı kulluk inançlarında zafiyetler olabileceği bu yüzden kulluklarının tutkularına yönelik olmamasına dikkat etmeleri gerektiği;

Ekonomik zenginliğin kaynağı Yüce Allah’ımızın sunmuş olduğu yer altı ve yer üstü kaynaklar olduğundan Allah’a kulluğun da öncelikle ve özellikle zenginlerde görülmesi gerektiği;

İnsan neslinin türemesi ve çoğalmasına sorun oluşturacak en önemli hususların başında açlık ve güvenliksiz ortamının geldiği;

Allah cc yeryüzünü insanoğlunun emrine vermeseydi insanoğlu, açlığını gidermede ve güvenliğini sağlamada aciz kalacağı;

İnsanoğlunun parasal kazancının kontrol altında tutulması gerektiği;

Ticari hayatın zorlukları da kolaylıkları da olabileceği bu nedenle risk taşıdığı için helal kılındığı;

İnsanların ticareti şeffaf açık bir şekilde ortaklık kurarak güçlerini birleştirerek yapmalarının hem kendilerine hem topluma faydalı olacakları;

Çalışma ortamı gerektiriyorsa ekonominin güçlenmesi için yaz kış demeden faaliyetlerin sürdürülmesi gerektiği;

İnsan, hayatında karşılaşabileceği her türlü olağan üstü, kerametvari, sıra dışı veya sihirsel hal ve olaylar karşısında şaşmadan kulluğunu Allah’tan başkasına yönlendirmemesi hususu;

İnsanın yaşamı süresince bazen olur ki beklentileri son derece kolay gerçekleşir ve hiç ummadığı kolaylıklar yaşar bu tip insanların Allah’a karşı kulluk vazifelerini daha hassas ve itina ile yapmaları gerektiği;

Ticaret için yapılan yolculukların insanlar arasındaki kaynaşmaya vesile olacak şekilde yapılması hususu;

Ticaretin ve ticaret için yapılan yeryüzü seyahatlerinin kartelleşmeye sebep olmaması gerektiği aksi halde sonuçları günümüzde olduğu gibi kan ve zulüm doğuracağı;

Ticaretin ve ticaret yapan kimselerin toplum içerisinde güç ve imtiyaz sahibi olacakları, bu imtiyazlarını; diğer insanların güç ve imtiyaz karşısında kula kulluk etme zafiyetlerini istismar ederek tevhid inancından uzaklaşmamaları gerektiği;

İnsanoğluna sunmak üzere bağrından bin bir çeşit her türlü yiyecek içecek çıkaran, evi konumunda olan ve her zerresinde mucizeler gösteren yeryüzü denen doğaya değil o doğanın sahibine kulluk etmemiz gerektiği;

İnsanları açlıktan korumak ve güvenliğini sağlamak için dünyevi hususlarda her türlü anlaşmaların ve kaynaşmaların yapılması desteklenmesi gerektiği;

Cemaat, cemiyet, tarikat, mezhep ve benzeri insan toplulukları, toplumda insanlar arasında ülfet, samimiyet ve kaynaşmayı artırma yerine ayrıştırmaya ötekileştirmeye neden oluyorsa izlenen yolun İslami olmadığı;

İnsanlar arasında ki sevgiyi, kaynaşmayı artırmak, insanların karınlarını doyurmak ve güvenliklerini sağlamak için yapılan çalışmaların Allah’a kulluk olduğu;

Aynı ideal uğruna bir araya gelmiş değerler bakımından aynı gayeye hizmet eden insan toplulukları kendi cemaatlerini, cemiyetlerini, mezheplerini, tarikatlarını dokunulmazlık, sorgulatmazlık zırhına bürüdülerse, öz eleştiriye kapalı, karşı eleştiriye tahammülsüz halde iseler; insan kaynaklı tüm  değerlerin sahibi olan Yüce Allah’a diye yaptıkları kullukların sahteleştiği;

Şirketleşerek ticaret yapan insanların bu sahada söylenmiş tecrübeye dayalı isabetli görüşlerinin insanlar için yol gösterici olduğu;

Birbirleriyle dayanışma içerisinde ki toplulukların Allah’a kulluklarını ihmal etmeden yeryüzünde dolaşarak ticaret yapmaları halinde karınlarının da doyacağı her türlü tehlikeden de emin olacağı;

Meclislerde muhalif seslerin kısılmaması gerektiği, toplulukları yönetenlerin şeffaf yöntem uygulamaları ve aynı meclisteki muhalefete kamuoyuna rapor şeklinde sunmakla sınırlı denetim ve kontrol yetkisi tanınması gerektiği;

Paranın, menfaatinin veya zevk ve eğlencenin insanları bir araya toplayıp kaynaştırdığı kadar inandığımız Din bizleri bir araya toplayıp kaynaştıramıyorsa kulluğumuzu kime yaptığımızı tekrar gözden geçirmemiz gerektiği;

Dünya da ki Milletler ve Devletler arası yapılan ticari anlaşmalar insanlığın mutluluğuna,karşılıklı güvene ve güvenliğine vesile olacağı;

İnsanlığın açlıktan emin olması ve yeryüzünün güvenli hale gelmesi Allah’ın verdiği yeryüzü nimetlerinin akıllıca kullanmaktan ticari amaçlı da olsa paylaşmaktan geçtiği;

Kuranda Kabe’nin Allah’ın evi olarak nitelendirmesi insanoğlunun yeryüzünde mutlu, güvenli ve kulluğun bilincinde yaşamasının örnekliğini sunmak için olduğu yoksa Dünyanın tamamının Allahın Evi olarak görülebileceği;  

Yüce Rabbimiz insanlığın geleceğine ve bulunduğu zamana insanlığın hayrına olabilecek usulleri ve yöntemleri öğretmek için olaylara doğrudan müdahil edebileceği;

Yeryüzünde huzur ve güvenliğin nasıl sağlanacağı hususunda, Yüce Rabbimiz insanlığın geleceğine ve bulunduğu zamana örnek olmasını takdir ettiği için Fil Olayıyla doğrudan müdahil etmiş olabileceği;

İnsan topluluklarının birbirleri arasında ki huzur ve güvenliği sağlamanın mutlaka yollarının bulunduğu bu yolları insanlar akıllarını kullandıkları takdirde kendilerinin bulabileceği ve uyguladıkları takdirde de bulundukları toplulukları huzur ve güvene kavuşturabilecekleri;

Bugün sekiz milyar Dünya insanının tamamının bir öğün de olsa yeryüzü nimetleri ile karınlarının doyması,diğer taraftan  insanoğluna ev sahipliği yapmakta olan yerkürenin verebileceği zarar ziyandan güvende olarak yaşaması bunların zıddı olan açlığın ve güvenlik bakımından zafiyette olanların ise istisnai durum olduğu;

İbadet kalplerde bulunan çeşitli tutku, fiziksel mekan ve şekilsel sembollere değil, sadece yarattığı yeryüzü nimetleri ile açlığınızı gideren ve insanoğlu için felaket olabilecek yeryüzü afetlerine karşı güvenlikte tutan Yüce Rabbimiz için yapılması gerektiği;

Her insanın açlıktan kurtulmak ve korkudan güvende olmak için kalben yalvaracağı veya o an için yalvardığı güç ve kudretin O insanın Rabbi olabileceği;

Sadece açlıktan ve tehlikelerden uzak kalmak için verilen çaba ve gayreti ibadet olarak değerlendirdiğimiz takdirde kalben oluşan bu düşüncenin kişinin Rabbi olma tehlikesinin olabileceği;

“Bir elin nesi var iki elin sesi var.” “Birlikten kuvvet doğar” “Ayrılıkta gazap birlikte rahmet vardır” v.b. atasözlerinin kaynağının Kureyş Suresi olabileceği;

İktisadi kalkınma toplumun genelini kapsaması halinde kulluğun Yüce Rabbimize olacağı, aksi durumlarda yani ferdi kalkınmaların yoğun olduğu toplumlarda ise kulluğun otoriteye olacağı;

İnsanların cemaat, cemiyet, tarikat, dernek, devlet v.b.topluluk oluşturmaları ve yaşam tarzlarını topluca belirlemeleri ve benimsemeleri fıtratlarında var olan bir özellik olduğu;

Korku ve Açlık; birisi soyut diğeri somut, insanın doğal ölümüne kadar ki yaşamında en önemli iki ayrı özelliği bulunmaktadır. Zafiyeti veya yokluğu halinde birisi bedenin ölümüne diğeri de ruhun ölümüne neden olduğu, İnsan mutlaka bu iki özelliğinden kendisine zarar vermeyecek şekilde kurtulması için bir gayret ve çabanın içerisinde olması gerektiği, aksi halde sonuçlardan birisinin delilik olduğu diğerinin ise ölüm olduğu;

Kureyş Suresi düşünsel okumalarımdan zihnime yansıdı.(2)

Estağfirullah… Estağfirullah… Estağfirullah…

Kuran Okuyunuz. O’nu okudukça kişiye özel zihinsel yansımalarını keşfedeceksiniz.

Doğrusunu Allah (cc) bilir.

 

(1) Bu yazıyı okurken “Kureyş  Suresi düşünsel okumalarımdan zihnime yansıdı.” cümlesini her paragrafın akabinde olduğu varsayılarak okunması tavsiye olunur.

(2) Söz konusu bu ve benzeri çalışmalarım kesinlikle meal veya tefsir çalışması olmayıp, İlgili Kur’an Suresi okumalarım esnasında zihinsel olarak fehmettiğim tespitlerdir. Kişisel olarak ibadet ve zikir amaçlı yaptığımız derslerin paylaşımından kastımızın ümmeti Kur’an okumaya yönlendirmede faydası olacağı düşüncesiyle, ayetlerin ruhuna ve surenin bütünlüğüne uygun akıl ve gönül okumaları yapmak olup Kur’an’ın ibadet muamelat ve fıkhına aykırı tespitlerin varlığı halinde ehlince uyarılmaya her zaman açık ve tashihimin beyanı olduğunu belirtmek isterim.

Bir yanıt yazın