Altıncı Sohbetimiz:
Fecr Suresi Gönül Okumalarımız.
Sohbeti Kur’an olanın yolu aydınlık olur:
Tan yerinin ağardığı şafak vaktini; insanın uyanık vaziyette, Yüce Allah’ın cc kudret,rahmet ve azametinin bilinciyle ister Dünyalık işler için ister Ahirete yönelik işler için geçirmek suretiyle alışkanlık haline getirmesine şahit kılınması hususu;
Fecr Suresinde ilahi vahye konu edilen “on gece” nin insan ömründe bir defa da olsa gökyüzünün ihtişamlı görüntüsünü seyrederek geçirmesini, Yüce Allah’ın cc yaratılış mucizelerinden olan direksiz dünya tavanına bakışını zihinsel zikre dönüştürmesi gerektiği;
Müslüman kültüründe yerleşik bir alışkanlık olan Dede ve Ninelerimizin sabah namazından sonra güneşin doğuşuna kadar ibadet amaçlı uyanık geçirmelerini âdet haline getirmelerinin nedeninin Fecr Sûresi olduğu;
Gecenin sabaha döndüğü vakitleri uyanıklığına şahit kılma işini hayatında süreklilik ve alışkanlık haline dönüştürebilen insanın akıllıca bir iş yapmış olacağı;
Kişi; Allah’ın cc buyruklarını Kuran’dan öğrenip tasdik eder, hayatını O’nun buyrukları doğrultusunda yaşarsa Müslüman olur gönlü huzur bulur.Son nefesini huzurlu bir şekilde vererek Rabbine döner.Aksi halde yaşantısında huzur olmayan insanın her nefesinde de son nefesinde de huzurlu bir şekilde Rabbine dönüşün mümkün olmayacağı;
Varlıklı insanların yokluğa düşmelerinin nedenleri olarak yetime ikramda bulunmamak, yoksulları doyurmamak, miras paylaşımında haksız uygulamalarda bulunmak, malı-mülkü aşırı derecede sevmek olduğu;
Firavun ve Nemrut benzeri devlet gücüne sahip kimseler olarak sahip oldukları iktidar gücünü toplum üzerinde hak ve adalet üzere tesis etmedikleri için, bu icraatlarından dolayı benzer kişilerin yaptıklarının Kuran’da azgınlık olarak nitelendirildiğini; Yine diğer taraftan Ad, Semud, Lut gibi benzer Ülkelerin vatandaşlarının sahip oldukları toplumsal gücü, mahalle baskısına dönüştürerek insan fıtratına aykırı sapkın yaşayış biçimlerini yaygınlaştırmalarını, toplumsal azgınlık olarak nitelendirildiğini bu yüzden değişik doğal afetlerle ilahi gazaba muhatap oldukları ve olacakları;
Yoksulların doyurulması ile ilgili olarak insanların birbirini teşvik etmesi gerektiğini dolayısıyla vakıfların, derneklerin, belediyelerin, devletin; Yoksulların mutfak giderlerine katkı sağlamalarını teşvik etmek, desteklemek gerektiği;
Sahip olduğumuz maddi manevi kıymetlerimizden yetime ikramda bulunmamanın, yoksulu doyurmamanın, mirastaki meşruluğa veya gayri meşruluğa hassasiyet göstermemenin; sahip olduğumuz maddi manevi servetimizi ölçüsüzce, aşırı bir şekilde sevmek olduğu;
İnsan, Dünya’ya gönderiliş nedenini sorgulayıp idrak ederek hayatını yaşamadığı takdirde; Dünya hayatını kazansa da öldükten sonra ki süreci kaybederek cehennem azabıyla karşılaşacağı;
İnsan öldükten sonra ki süreçte, Dünya’ya neden gönderildiğinin gerekçesini anlayacağını; Dünya’da yaşarken neden bunun farkına varmadığının pişmanlığını yaşayacağını ancak ahret sürecinde bu pişmanlığın fayda vermeyeceğini, sonunun şiddetli cehennem azabı olacağı;
İnsan bu Dünya’da karşılaştığı sıkıntıları, elem verici hal ve hareketlerini aklını kullanarak çok fazla veya hiç ceza çekmeden atlatabilmektedir. Ancak ahret sürecinde hak edip karşılaştığı cezalardan doğrudan Allah’ın cc vuracağı bağ sebebiyle kesinlikle kurtulamayacağı;
Yaşadığımız anın ileriye dönük neticeleri olacağını düşünerek hareket tarzımızı şekillendirmemiz gerektiğini bu doğrultuda ânı/zamanı verimli kullanmadığımız takdirde ileride pişmanlık duyacağımız hususu;
Hayatımız boyunca karşılaştığımız hal ve hareketlerin karşısında iyi veya kötü ayrışımını isabetli bir şekilde gerçekleştirme kabiliyetine ulaşabilen ve bu kabiliyetini sürdürebilen kişilerin iç huzura ereceğini, bu durumun Kur’ancasının nefsi mutmainne olarak ifade edildiği;
İnsanın yaşamı boyunca pişmanlık duyduğu hal ve hareketleri ne kadar az olursa iç huzuru o denli fazla olacağını, iç huzuru başarabilmiş kişilerin ise (nefsi mutmainne) mutlu bir şekilde Rabbine döneceğini, Rabbimizin de bu tip kişilerin durumundan mutlu olacağı;
Bir beldede insan gücünü aşan doğal afetlerin çoğalmasıyla; o beldede yaşayan halk nezdinde artan kötülüklerin ve idareciler nezdinde artan azgınlıkların doğrudan bir ilişkisi olduğu;
Yüce Allah’ın cc insanoğluna verdiği değerin; kişide bulunan zenginlik veya fakirlik seviyesine göre olmayacağı;
İnsan Allah cc katında ki değerinin ölçüsünü; hayatında yetime ve yoksula sağladığı katkıya, maddi kazancının kaynağının meşru veya gayri meşruluğuna, miras paylaşımında hakkaniyetli davranıp davranmadığına, ayrıca dünya malına olan düşkünlük gibi kıstaslara bakarak test ve tespit edebileceği;
Zenginken fakir, fakirken zengin konumuna düşen insanın bu toplumsal statü değişikliğinden dolayı Allah’a beslediği sevgi ve saygısında değişikliğe sebebiyet verecek tavırlar içerisinde olmaması gerektiği;
İnsanın dünya malına karşı beslediği sevginin aşırı bir şekilde tutkuya dönüşmemesi gerektiği; Mala olan düşkünlüğünü tutkuya dönüştürmediğinin ispatı olması açısından gerektiğinde sahibi bulunduğu mallardan yetime yoksula vermenin önem arz ettiği;
İnsanın canlı veya cansız herhangi bir şeye tutkusunun o şeyin kendisi için farkında olmadan Tanrı seviyesine çıkma riskine karşılık, gerektiğinde sevgisinin tutku derecesine çıkmadığını ispat için o şeyden vazgeçmesi gerektiği;
Allah’ın cc yeryüzünü daima gözetlemekte olduğunu, ne kadar güçlü medeniyetler kurarsa kursun insanoğlunun ilahi güç karşısında aciz kalacağını, diğer taraftan bulundukları ülkelerde azgınlık içerisinde olanların ve aşırı kötülük içerisinde bulunanların her an ilahi gazapla karşılaşabilecekleri;
Fecr Suresi gönül okumalarımdan zihnime yansıdı.
Estağfirullah… Estağfirullah… Estağfirullah…
Kuran Okuyunuz. O’nu okudukça kişiye özel zihinsel yansımalarını keşfedeceksiniz.
En doğrusunu Allah cc bilir.