HACC GÜNLÜĞÜM-2015
11 Eylül 2015:
Yapılan uyarıların ve konuşmalarında etkisiyle kaybolma ve kalabalıkta ezilme korkusu; ibadet aşkını gölgeleyen bir ruh haliyle umre hacısı olmak için Harem-i Şerife doğru guruplar halinde yolculuğa başladık.
Bazı insanların üç-beş saat gecikmeli ihramlı kalmanın homurtuları arasında Kafile Başkanının: “Zikir, tefekkür ve telbiye ile meşgul olun. Bizim kolay bir ulaşımla mübarek beldeye intikalimize ayrıca şükredelim. Dünyanın bir çok ülkelerinden bu mübarek beldeye Hacı olma aşkıyla yürüyerek gelen bitap düşmüş binlerce insanın varlığından ve bu insanların Kâbe’nin etrafında ki rastgele duruşları sizi ilgilendirmesin. Bu tip insanların Allah katında ki nasıl bir kul olduğunu bilemediğimiz için tamamen kendi ibadetlerimize ve kalbimize yönelelim.” Uyarıları geçici de olsa bir an için bizleri bu ziyaretimizin amacına sevk ediyor.
Telbiye zikriyle umre haccı için Harem-i Şerif’e doğru giderken: “Nedir Ya rabbi senin hikmetin dört duvar etrafında biz kullarını döndürmekten ve O’nu seyrettirmekten maksadın?” Sorusu altında yoğun bir tefekkür ve zihinsel düşüncemin sonucunda; Hz. Musa’nın ümmeti ile birlikte Sina dağında Rabbiyle yaşadıkları ve aklıma Kuranda ki anlatımlarla bağlantı kurmam gereği;
Hz. Musa ve ümmetinin iyi bir kul olma sözlerinin gereği ile Allah katından levhalar halinde on emrin indirilmesiyle ilgili Sina Dağında yaşananları düşündüm. Hz. Musa kendisiyle konuşan Yüce Rabbini görme isteği ve bu isteğinin yeryüzünde gerçekleşme imkanının olmayacağını göstermek adına O’na dağa bakmasını ve dünya gözüyle bu bakışı gerçekleştirebilmesi halinde Kendisini görebileceğini söylemesi, akabinde Hz. Musa’nın Dağa bakmasıyla ortamın bir anda afet ortamına döndüğü, şimşeklerin çaktığı, dağın toz ufak olduğu ve Hz. Musa’nın ve yanındakilerin baygın düşmesi;
Kendi zatını merak eden Musa’ya dağa baktıran Rabbim Muhammed ümmetine de Kâbe isimli dört duvara baktırıyor olması;
Yeryüzü dediğimiz şehadet âleminin, Allah’ın yasasının koymuş olduğu kurallar çerçevesinde süreceği, gayb âleminin ise bu dünyada insanoğlunun bilgisi dışında olduğundan gaybi hususlarda insanoğlunun sınırları zorlamaması gerektiği;
Rabbimiz yeryüzünde biz insanların kendisine kulluk için söz verdiğimiz ve yapmak istediğimiz ibadetleri sembolleştirmek suretiyle razı olacağı bir “Din” ortaya koyduğu ve bu dininde Hz. Âdem’den başlayıp günümüze kadar biz insanoğlunun talepleriyle şekillenerek Kuranda son şeklini alan “İslam” olduğu;
Hz. Musa’nın (as) dağa bakmasıyla biz Müslümanların dört duvardan müteşekkil Kâbe’ye bakması arasında bir irtibat kurmamız gerektiği;
İslam Dinini kendi irademizle seçip “Müslüman” olduğumuzu söyleyip “Mümin” olmak istiyorsak Kuran-i çerçeveye aykırı olmayan Peygamberimize dayandırılan rivayetler çerçevesinde yaşamak mecburiyetimizin olduğu;
Cenab-ı Allah cc insanoğlunu kulluğun bilincine varması için yeryüzünde kullarına semboller üzerinden “Din”i şekillendirerek karşılığında cennet vaadiyle ibadet olarak kabul ettiği;
Haremi Şerife hareket ettiğimiz sırada zihinsel dünyamda Rabbime yönelerek dört duvara karşı yönelmemizin ve çağrısının maksadından muradının ne olduğu üzerinde ki zihinsel tefekkürüme karşılık Hz. Musa’nın (a.s.) Turi Sina da dağa bakmasını istemesiyle ilgili yaşadıklarıyla irtibatlandırmam gerektiğini teyiden: Haremi Şerife girmek için araçlarımızdan indiğimiz sırada ortalığın bir toz bulutu ile kaplandığı, gök gürültüsü, şimşeklerin çakması, şiddetli yağmur ve fırtına adeta küçük bir tufan, insanların can havliyle sağa sola kaçışı, Şimşeklerin çok yakın etrafımıza düşmesi neticesinde bir binada yangın çıkması, Kâbe’nin etrafında inşaat çalışmaları için kurulan vinçlerden birisinin Kâbe’nin içerisine devrilmesi; orada bulunan insanların akıbeti için korkunç bir sonun habercisi olduğuna gözlerimizle şahitlik yapmamız ve bunları yaşamamız cevabımıza işaret olarak algılamamıza neden olduğu;
Gün itibariyle hacc ziyaretimden zihnime yansıdı.
Elhamdülillah.
Not: Daha sonra haber ajanslarından aldığımız bilgilere göre Kâbe’ye düşen vincin 700’ün üzerinde hacının vefatına 800’ün üzerinde hacının da yaralanmasına yol açtığını üzülerek öğrendik.
12 Eylül 2015:
Arapça yazılmış hazır dualardan okumasını bilmeksizin dinin emri gereği hac ziyareti yapan bir Müslüman’ın samimiyetine binaen Kâbe’de bugüne kadar yapılmış dualara aynen kendisi yapmış gibi Allah cc dan kabulü için niyaz etmesi gerektiği,
İnsan topluluklarına, inanç ve manevi yönden önderlik yapan kişilerin Kâbe’de diğer insanların dikkatini çekecek şekilde kendisine tabi insanların aşırı derecede hürmet ve tazim etmelerine müsaade eden topluluk önderlerinin; Zenginliğini, makamını veya benzer dünyevi farklılığını İnsanlara karşı üstünlük olarak gören kişilerden hiçbir farklarının olmadığı;
Farklı istisnai özelliğe sahip bir kişinin, bu farklılıklarını diğer insanlara hissettirmeden istifade ettirmesinin takva olduğu;
Gün itibariyle hacc ziyaretimden zihnime yansıdı.
13 Eylül 2015:
Tevhit dini olan İslam’a geleneksel anlayıştan öte Kur’ani çerçevede baktığımızda dört duvardan ibaret Kâbe’nin insanların tavaf ibadetinin icrası için bir yer işareti olduğu, şirke düşmekten Allah’a sığınılması gerektiği,
Gün itibariyle hacc ziyaretimden zihnime yansıdı.
14 Eylül 2015:
Halkın yaşamakta olduğu dinde bir çarpıklık olduğunu düşünen ve hisseden Hz. Muhammed (as), dinin yanlış uygulanmasının verdiği ıstırap kendisini “Mecnun”a, “Deli”ye döndürdüğü, tekrar halka döneceğini bilmeden halktan kopup Hıra Dağına gittiği;
Hıra Dağı ferdi hazırlanma ve hareketi; Sevr Dağı da toplumsal hazırlanma ve hareketi sembolize ettiği;
Boş bir meydan ve küçük bir dağcıktan ibaret olan Arafat da İnsan, taş parçalarına değil kendi iç âlemine bakması gerektiği;
İnsanların Yüce Yaratıcıya tapınma ve iman etme sevdasının gizemli bir hale dönüştürüp istismar edilmemesi gerektiği, meşakkat dolu bir süreçle yaşanılan Haccın sonunda Allah’a (cc) tapınmanın ve imanın yaşamın doğal seyrinde çok kolay ve yapılabilir olduğu mesajını verdiği;
Gün itibariyle hacc ziyaretimden zihnime yansıdı.
15 Eylül 2015:
Haccın dünyanın sürdürülebilir en kalabalık topluluk organizasyonu olduğu ve artarak devam edeceği;
Arafat demek kişinin kendisini formatlaması demek olduğu; Kişi Arafat’ta geçirdiği sürede günahlarından dolayı iç dünyasında kendisini hesaba çekip o ana kadar yaptığı çirkinlikler ve kötülüklerden (günah)pişmanlık duyguları içerisinde tövbe kapısına yönelerek temizlenmiş olma ümidiyle Müzdelife’ye doğru yürüdüğünde Meş’ar-i Haram’da her türlü dileklerini taleplerini Allah’a sunabilecekleri;
Gün itibariyle hacc ziyaretimden zihnime yansıdı.
17 Eylül 2015:
Hacc, Müslüman’ın günahsız bir hayat geçirebilmesinin eğitimi olduğu;
Kulun Allah ile arasında ki vasıtanın: Neticesinde dilin duaya neden olacak yeryüzündeki varlık âleminin insanoğlu için sıradanlaşmış hayvanat, meyve, bitki, sebze vb. ile gökyüzü âleminin doğum ve ölüm sürecindeki muntazaman işleyişi olduğu;
Bu çağın insanoğlu için en büyük kerameti, aklını Kur’ani çerçevede kullanarak yaşamına yön vermek olduğu;
Korktuğunuz herhangi bir varlıktan; Aklınızı kullanarak, varsa alınabilecek tedbirleri almak suretiyle, zihinsel olarak Allah’a sığınıp korkudan kurtulmanın Allah’tan korkmak olduğu;
Bırakınız insanı üzmeyi, ona eziyet etmeyi, saygısızlık yapmayı, cedelleşmeyi; Karıncanın bile incitilmemesi gereken hacılık vazifesine gelinen Kâbe’de izdiham ve ölümlerin yaşanmasının anormal bir durum olduğu;
Allah’ın hakkı olan Hacc ibadetinin gerçekleştirildiği mekanlara bakıldığında, dağ-taş, boş arazi ve hiçbir mimari mühendisliği olmayan bina şeklinde ki mevcudiyetinin ümmete vereceği hikmetli bir mesajının olması gerektiği;
Hacc mekânlarında ki sadeliğin ve doğallığın, cihanşümul din olan İslam’ın ihtişamlı ibadet yerlerine gerek olmadığı mesajı veriyor olabileceği;
Hacı adaylarının ve hacıların hacc ibadetinin mana ve önemini kavramaları acısından Peygamber Efendimizin hacda irat etmiş olduğu veda hutbesini özümseyerek okuyup pratik hayatına yansıtması gerektiği;
Dünya’da insanlık çok büyük felaketler yaşıyor olsa da hacc ibadetinin engellenmemesinin, ertelenmemesinin ve kendi haline bırakılması gerektiği;
Kur’an’da bahsedildiği üzere İbrahim Peygamberimiz, oğlu İsmail ile birlikte Hacer validemizi Kâbe’nin bulunduğu çevreye yerleştirmesinin asıl nedeninin eşler arası kıskançlıktan ziyade ailesinin ve gelecek neslinin dini doğru yaşamak için eğitim almaları olduğu;
Hz. İbrahim Peygamberimizin ailesini Kâbe’ye yerleştirmesi ile ilgili ayetten yola çıkarak, Kâbe’nin dini işlerlik kazandığı günden beri o çevrede Allah’ın istediği tevhidi din olan İslam’ı doğru yaşayan insanların bulunduğu;
Gün itibariyle hacc ziyaretimden zihnime yansıdı.
23 Eylül 2015:
Haccın Arafat olduğunu bildiren Peygamberimizin bu payesine sahip olmak için Arefe günü Arafat meydanında öğle vakti ile akşam vakti arasında bulunduk Allah’a şükür. Ailem için, akrabalarım için, sanal ve mekânsal ortamda merhabalaştığım dua isteyen dostlarım için, ülkem için, dünya için niyazlarda bulunduk. Hem dünya hem de ahret saadeti diledik. Duaların hayr üzere makbulü için yakardık.
24 Eylül 2015:
Arafat’ta hacılık unvanını alan yüz binlerce insan gibi bizde; Bakara Suresi 198. ayetinden öğrendiğimiz Yüce Rabbimizin bizatihi zikrettiği Meş’ar-i Haram’da: Muhteşem Hacc yürüyüşünü gerçekleştirmek için Müzdelife’ye otobüslerle intikal ettik. Bu mahalde akşam ile yatsı namazını birlikte kıldık. Şeytan taşlama mahalline kadar sürecek olan yolda Allah’ımızdan cc kendisini zikretmemizi ve kendisinden lütuf ve bereket isteme buyruğunu gerçekleştirmek için, Arafat’ta yaptığımız duaları artırarak lisanımızla ve zihnimizden yolculuğumuz boyunca terennüm ettik.
25 Eylül 2015:
Bazı âlimlerimizin bidat diye nitelendirdiği ancak hacda yapılan ibadet amaçlı hareketler bedensel olduğu, birbirinden görerek görsel rivayete dayandığı için özüne aykırı olmayan ufak tefek değişimlere uğrasa da Peygamberimizden görülmüş olacağı kanaati taşıdığım: Meş’ar-i Haram’da Peygamberimizden intikal eden rivayetler doğrultusun da Yüce Rabbimizi anarak ve O’ndan lütuf ve bereket isteyerek tamamladığımız muhteşem hac yürüyüşümüzün sonunda kendimize ait şeytanımızdan nefret ettiğimizi, artık bundan sonra ki yaşamımızda onun peşinden gitmeyeceğimizi etrafımızı şahit tutmak için sembolik taşlarımızı fırlattık.
Cemerat’ta fırlattığımız taşlar kişisel olarak kendimize ait kalb denilen içimizdeki Kâbe’mizi Ebrehe Şeytanının askerlerinden korumak için olduğu;
“Allah’ın hakkı” olan mekanları ve her tür varlığı Rabbimiz kendi gizli orduları (Fil Vakıası benzeri) ile koruyacağı, bu yüzden çağın otoritesi veya insanlarının kendilerine durumdan vazife çıkarmalarına gerek olmadığı; Sadece ferdi sorumluluk çerçevesinde hareket edilmesi gerektiği;
Gün itibariyle hacc ziyaretimden zihnime yansıdı.
Günün olayı olarak bu yıla mahsusen ikinci bir acılı haber alıyoruz. Şeytan taşlama mahallinde çıkan izdihamda Suudi kaynaklara göre 1100 Hacı, İran iddiasına göre 4000’in üzerinde hacı izdihamdan vefat ediyor. Müslüman için hacc ibadetinin hem maldan hem de candan vaz geçmeyi göze alarak geldiğinin ıspatı olması açısından 2015 hac yılı maalesef verilebilecek örneklerden oldu.
29 Eylül 2015:
Sevr dağının başarılı bir hicretin akıllıca tercihi olduğu;
Mekke’nin hemen hemen her tarafında gerilla tipi mücadele vermeye çok uygun sıra dağların varlığı bile; kızgın çöllerde taş parçalarının altında ezilmelerine ve hakkında idam kararı verilmesine rağmen Hz. Muhammed’in (sa) bu tip bir yönteme tevessül etmemesinin izahı, İslam’ın ancak ilahi ve evrensel bir din olduğuyla açıklanabileceği;
Hak batıl (İslam) mücadelesinin neticesinde Kabil’in Habil’i öldürmesine karşılık hiçbir karşılıkta bulunmamasının bir başka versiyonu; Hakkında ölüm kararı veren Mekke yönetimine karşılık vermeyen insanlığa gönderilen son Peygamberde görüldüğü;
O gün ki Âdem oğlu ile Sevr Mağarası’na sığınan Adem oğlunun arasında ki farkın batıla teslim olmadığı, karşılık olarak da silahlanıp mukavemet göstermediği, Allah’ın verdiği melekeleri kullanıp ve O’nun özel yardımıyla hicret ettiği ve hak mücadelesini başardığı;
Gün itibariyle Sevr Mağarası ziyaretimden zihnime yansıdı.