FÂTIR SURESİ DÜŞÜNSEL OKUMALARIM
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ فَاطِرِ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ جَاعِلِ الْمَلٰئِكَةِ رُسُلًا اُولٖى اَجْنِحَةٍ مَثْنٰى وَثُلٰثَ وَرُبَاعَ يَزٖيدُ فِى الْخَلْقِ مَا يَشَاءُ اِنَّ اللّٰهَ عَلٰى كُلِّ شَیْءٍ قَدٖيرٌ
Sohbeti Kur’an Olanın Yolu Aydınlık Olur:
1/
Allah’ın cc yaratıcı özelliği insanoğlu dahil hiç bir varlığın yaratmasına asla benzemeyeceği;
İnsanoğlunun yaratıcılığı Allah’ın cc yaratmış olduğu varlıklar üzerinden mümkün olduğu;
Yeryüzü ve gökyüzünde ki ihtişam ve mükemmelliği yaratan Allah’ın cc övgü dolu sözlerle anılması gerektiği;
Yeryüzü ve gökyüzünün yaratılışının kurallar çerçevesinde gerçekleştiği; bugünkü mevcut halinin öncesinin de var olduğu;
Bir meyvenin çekirdekten başlayan yaratılış sürecine benzer bir sürecin yeryüzü ve gökyüzünün yaratılışında da yaşandığı;
Hamdin varlık aleminin genelini ilgilendiren ve etkileyen faydaların, iyiliklerin karşılığında söylenmesi gerekli teşekkür ifadesi olduğu; Hamde konu işleri de ancak Cenab-ı Allah’ın yapabileceği;
Soluduğumuz havanın, içtiğimiz suyun ve çeşit çeşit yiyeceklerin, vücudumuzun, doğumdan ölüme kadar geçen süreçte ki yaşamımızın hamde konu olduğu;
İçerisinde yaşayarak şahitliğini yaptığımız mevcut âlemin varlığının hamde konu olduğu;
Bu dünyada Allah’a cc saygının gönüllülük esasına dayandığı;
Allah’tan cc övgü ile bahsetmeye O’na her an gönüllü olarak saygı göstermeye yeryüzü ve gökyüzünde ki benzersiz mükemmel yaratılışın yeterli olacağı;
Şehadet alemini insanoğluna benzersiz bir şekilde yaratıp hediye edebilecek yegane benzersiz varlığın ancak Allah cc olabileceği;
İnsanoğlunun Yaratıcısına karşı teşekkür ve takdir duyguları beslemesinin bu dünyada gönüllülük esasına dayalı ancak ahiret için ise imtihana konu olacağı;
Bu dünya hayatında her ne tür servet, kıymet, nimet elde edilirse edilsin beşeri manada Kim vesile olursa olsun başlangıç itibariyle yaratıcısı Allah cc olduğu için teşekkür,takdir ve övgüye Ondan başlayarak ifade edilmesi gerektiği;
Mevcut alemin yaratılış gayelerinden birisinin de beşer denilen insanın olgunlaşması ve faydalı bir varlık haline dönüşmesi için olduğu;
Yeryüzü, gökyüzü ve meleklerin insanoğlu gibi imtihana tabi olmayan varlıklar olduğu; yaratılış vazifesi ne ise onu icra ettiği;
Yeryüzü ve gökyüzüne yüklenilen görevler neticesinde insanoğlunun bedeninin olgunlaşacağı; Meleklere yüklenilen görevlerle de akıl fikir ve zihinlerin olgunlaşacağı;
İnsanoğlunun bedensel olgunlaşması nasıl ki yeryüzü nimetlerine talebi,gayreti ve çabalaması neticesine bağlıysa, akıl,fikir ve zihinsel olgunlaşması da düşünme talebine, gayretine ve çabalamasına bağlı olduğu;
İnsanoğlunun yaratıcı özelliğinin mevcut alemin imkanları çerçevesinde netice almasının ve düzenli yürümesinin, hayal kurması ve planlamasına bağlı olduğu; Allah’ın cc ise yardıma ve sebeplere ihtiyacı olmaksızın yoktan var eden “ol” emriyle gerçekleştiği;
Yeryüzü ve gökyüzünde her ne yaratılmış var ise Yaratıcıya inanış bakımından insanoğlu nezdinde etkisinin farklı olacağı;
Yaratıcının yarattığı varlıkların yaratılış özelliklerine uygun olarak çeşitlendirilebileceği;
Allah cc tarafından yeryüzü ve göklerde her ne yaratılıyorsa özelliklerine göre Meleklerin görevlendirildiği;
Meleklerin, istikameti düzgün olan “Rabbim Allah’tır” diyen insanlara teselli verdiği;
Allah’ın cc yeryüzünde ve gökyüzünde ki her türlü varlıkları yaratma da, yaşatma da ve öldürme de melekleri görevlendirdiği;
Meleklerin Yeryüzü ve gökyüzünde ki mevcudatın yaratılışında ki büyüklüğü ve özelliklerine paralel farklı güç ve görevlerde bulunmak üzere yaratıldığı;
Allah’ın cc Melekleri, yeryüzü ve gökyüzünde bulunan mevcudatın yaratılış ve ölümü ile ilgili işleyişinde ki otorite ve egemenlik görevi ile görevlendirdiği;
Yeryüzü ve gökyüzü rastgele yaratılmış olmayıp bir gayesi bulunduğu ve matematiksel sistematik düzen çerçevesinde yaratıldığı;
Mevcut âlemde ki yaratılan varlıkların sahip oldukları güç (hükümranlık) bakımından farklı etkinlikte ve kademede yaratıldığı;
Mevcut âlemde her ne yaratılmış ise insanoğlu gibi akıllı varlıklar üzerinde derece bakımından farklı güç ve etkinlikte Yaratıcıya elçilik vazifesi göreceği;
Meleklerin yeryüzü benzeri bir mekana ihtiyaçlarının bulunmadığı;
Göklerde de iradeli varlıkların bulunabileceği;
Allah c.c insanoğlunun kararlarında alabileceği ne kadar çeşit neticesi farklı tercih varsa hepsini de yaratıp sistematiğe bağladığı;
Allah cc insanoğlunun yaşamının her anında bulunacağı muhtemel tercihleri, doğuracağı sonuçlarıyla birlikte yarattığı;
Yaratıcının cc İnsanoğlunun yaşamının her anında ki tercihinin ne olacağını bildiği ancak ona verdiği “irade” den dolayı imtihan nedeniyle müdahil olmadığı;
İnsanoğlunun sahip olduğu irade sebebiyle tercihleri sonucu karşılaştığı sıkıntılardan dolayı Yaratıcısını suçlaması halinde ve ölmeden önce bu tavrından vazgeçmediği takdirde ahirette cezaya muhatap kalacağı;
İnsanoğlu gibi imtihana tabi akıllı varlıkların yaşamları süresince alacakları kararlarda birden çok tercih yapabilme özelliklerinin yaratılış itibariyle var olduğu; Bu özelliğin de “kader” olduğu;
Mevcut âlemde insanoğlu gibi sorumluluk taşıyan iradeli ve akıllı varlıkların yaşantısının her anıyla ve bütünüyle istediği gibi yaşamasının kendi tercihi ve sınavı olduğu; tercihlerinde ki olası çeşitliliğin ne kadar zor veya fazla olmasına bakılmaksızın yaratıcısının ise Allah cc olduğu;
İnsanoğlunun Allah’ın cc yarattığı imkanlarla bir takım meziyetler sebebiyle güç devşirip ilahlık alanına girmek isteyeceği; ancak nihayetinde Allah’ın cc gücü karşısında aciz kalacağı;
Varlık aleminin yaratılışında ki güzelliğin rastgele değil ölçülü bir düzen olmasından kaynaklandığı;
Allah ve elçisinin kesinleştirdiği tercihlerle ilgili olarak kişinin tercihinin örtüşmesi iman, farklı olması ise küfür olduğu;
İnsanoğlunun yaşamında ki yaptığı tercihleri,adına “kader” denilen Allah’ın cc yarattığı bir genel sistem içerisinde gerçekleştiği;
Adına “kader” dediğimiz Yaratıcının genel yaratılış sisteminin işleyişine insanoğlu tarafından müdahaleye kalkışıldığı takdirde,Allah’ın gazabıyla karşılaşılacağı;
Bu ayette geçen “hamd”,“elçi”, “yeryüzü”, “gökyüzü” “melek” “yaratılış” “şey” “kadr” kelimeleri üzerinde her çağın bilimsel keşifleriyle birlikte kök bağlamıyla irtibatlandırarak üzerinde düşünülmesi, fikir üretilmesi gerektiği;
2/
مَا يَفْتَحِ اللّٰهُ لِلنَّاسِ مِنْ رَحْمَةٍ فَلَا مُمْسِكَ لَهَا وَمَا يُمْسِكْ فَلَا مُرْسِلَ لَهُ مِنْ بَعْدِهٖ وَهُوَ الْعَزٖيزُ الْحَكٖيمُ/35.2
İnsanoğlu acıyarak bencilleşen ve bu yöntemle egosunu tatmin eden varlık olduğu;
İnsanlık alemini Allah’ın cc acıması (merhameti) kuşatmış olmasaydı başta insanlık olmak üzere tüm canlıların acınacak perişan hale düşeceği;
Başta insanoğlu olmak üzere varlık aleminin doğumundan ölümüne kadar yedikleri içtikleri, aldıkları nefes, sahip oldukları vücudun Allah’ın ikramı olduğu;
Doğum ve ölümden ibaret olan yaşamsal döngünün insanoğlu için Allah’ın cc bir ikramı olduğu; Allah’tan başka hiçbir güç ve kuvvetin bu döngüye aykırı aksi bir sistemi yaratamayacağı;
Tusinami, deprem, salgın ölümcül hastalık ve benzeri insan gücünü aşan afetlerle insanlığın sık sık karşılaşmamasının nedeninin Allah’ın cc biz insanlara acımasından kaynaklandığı;
İnsan gücünü aşan yeryüzü ve gökyüzü kaynaklı afetleri engelleyecek yegane güç ve kudretin Allah cc olduğu;
İnsanların yeryüzünde acınacak hale düşmemeleri için topluca hep birlikte, aynı amac ve beklenti ile hareket etmeleri gerektiği;
Sıkıntılı bir dünya hayatı yaşayan insanın sıkıntısının nedeni Kendisini Allah’tan başka kişi ve kurumlara acındırmasından kaynaklanabileceği;
İnsanın kendisini acındıracağı tek makamın Allah cc olduğunu anlayıp Kendisine “şah damarından daha yakın” olan O’na yönelmesi halinde dünya ve ahireti sıkıntısız geçireceği;
İnsanoğlunun yaratılışından ölümüne kadar geçirdiği evrelere bakıldığında bu döngünün işleyişini sağlayan gücün ve sistematik uyum güzelliğini ancak Yaratıcı İlah’ın gerçekleştirebileceği;
İnsanoğlunun bu dünya hayatını rahat yaşaması için gerekli çalışma ve gayret içerisinde bulunduğu takdirde buna kimsenin engel olamayacağı;
Yaşamın doğal akışına müdahale edilmediği takdirde insanoğlunun bu dünya hayatını rahat bir şekilde tamamlayacağı;
İnsanlığın çektiği tüm sıkıntıların kaynağının doğal yaşama müdahale sebebiyle olduğu;
3/
يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ اذْكُرُوا نِعْمَتَ اللّٰهِ عَلَيْكُمْۜ هَلْ مِنْ خَالِقٍ غَيْرُ اللّٰهِ يَرْزُقُكُمْ مِنَ السَّمَٓاءِ وَالْاَرْضِۜ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۘ فَاَنّٰى تُؤْفَكُونَ
İnsanoğlunun yaşamsal kaynağı olan yerden ve gökten sağladığı çeşit çeşit yiyecekler ve içeceklerin sıradan rutin işler haline dönüştüğünden Yaratıcısına teşekkür etmeyi unuttuğu;
İnsanoğlu hayatı boyunca günlük yaşamsal ihtiyaçlarını temin ederek bolluk içerisinde yaşamını sürdürürken Yaratıcıyı anmaması halinde küfre kayabileceği;
Yer ve gökyüzü kaynaklı çeşit çeşit meyve ve sebzelerin mevsimsel döngü içerisinde fiziksel kurallar çerçevesinde yetişiyor olmasının asıl yaratıcısı olan Allah’ı cc unutturmaması gerektiği;
İnsan yaşamını sağlayan ürünlerin üretim sürecinde ki yer ve gök fiziksel kurallarının Kişinin zihninde Yaratıcıyı sürekli canlı tutmasına vesile olması gerektiği;
Yer ürünlerinin yaratıcısının “toprak ana” değil, bilinen bilinmeyen alemlerin sahibi Allah cc olduğu;
İnsanoğlu için yaşadığı hayatın kendisine verilmiş bir ikram ve ikram sahibinin ise Allah cc olduğu;
Varlıkların çeşitliliği,yaratılıştaki mükemmelliği ve gerekli olan gücün büyüklüğünden dolayı kişinin zihninde ki ilah kavramının çeşitlenmemesi gerektiği;
Varlığın muhteşemliğini fark etmeksizin ömür geçirenlerin Tanrı tanımaz hale kolayca dönüşebilecekleri;
10/
Kişi kulluğu Allah’a yapması halinde saygınlık kazanacağı;
İnsanoğlu tarafından elde edilen gücün Allah’ın gücünü unutturmaması ve şımartmaması gerektiği;
Dilde değil eylemde ve özde Allah’a kulluğun Kişiyi çevresi tarafından olası aşağılanmaktan kurtaracağı;
Allah’tan başka varlıklara ve kıymetlere yapılacak kulluk sebebiyle elde edilen saygınlığın yapay ve geçici olacağı;
Hal, hareket ve icraata dönüşmeyen güzel sözlerin etkisinin muhataplarına tesir etmeyeceği;
Planlı yapılan kötülükleri farkedip çevresine deşifre etmeyenlerin aynı planın unsuru haline geleceği;
Ömür denilen süreç içerisinde Kişinin aleyhine kurulan tuzaklar boşa çıkmıyorsa,hal ve hareketlerinin dürüstlüğünde ve sözünün doğruluğunda bir problem bulunduğu;
Fâtır Suresi düşünsel okumalarımdan zihnime yansıdı.
Estağfirullah… Estağfirullah… Estağfirullah…
Kuran Okuyunuz. O’nu okudukça kişiye özel zihinsel yansımalarını keşfedeceksiniz.
Doğrusunu Allah (cc) bilir.